Takı ve Moda Tasarımcısı: Muammer Ketenci
Yurtdışında ünlü bir modacının beni keşfetmesiyle podyumlarda Naomi Campbell’dan tutun aklınıza kim geliyorsa herkes BENİM YAPTIĞIM takıları kullandı…
Muammer bey öncelikle sizi tanımak isteriz. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Muammer Ketenci, herkesin gençlikte hissettiği duyguları taşıyan birisiydi. Bizim dönemimizde tabi bundan 30-40 sene önce ruhunuza uygun bir meslek bulamıyordunuz. Her yerde tornacılar, elektrikçiler, marangozlar ki benim babam deniz motorcusu, tornacıydı. Daha sonra iç mimarlık okumaya karar verdim. O dönem de tabi bu anarşi davalarının çok yoğun olduğu bir dönemdi 80’li yıllar. Sonra iç mimarlık eğitimimi İtalya’da aldım. Daha sonrasında takı tasarımı ile Muammer Ketenci olarak bu işe başladım. Yurtdışında ünlü bir modacının beni keşfetmesiyle podyumlarda Naomi Campbell’dan tutun aklınıza kim geliyorsa herkes o takıları kullandı ve sergiledi. Daha sonra dediler ki “Muammer Bey bunu moda ile neden birleştirmiyorsunuz?”. Bana da mantıklı gelen bu olay sonrasında yaklaşık 20 senedir moda, aksesuarla birlikte gidiyor. Yani Muammer Ketenci’nin gelişi ve ilerleyişi bu şekilde oldu.
Soyadınız “Ketenci” çok özel bir soyadı. Biz biraz araştırdık, bir de bu soyadın anlamını ve hikayesini sizden dinlemek isteriz.
Normalde benim dedem Trabzonlu, Üstübicioğulları’ndan. Normalde soyadımız oydu. Daha sonra rahmetli dedem isim çok uzun oluyor diye değiştirmek istedi. Onun adı “İsmail Hakkı Üstübicioğulları” yaz yaz bitmiyor. Sonra mahkeme kararı ile “üstü” almış gerisini bırakmış. Beyaz kelebeklerin ünlü solisti de benim dedemin kardeşinin kızıydı. Yani biraz sanat kökte var. Fakat tabi buna başlarken zamanla ünlü olmaya başlıyorsunuz, gençsiniz ve adınız her yerde “Muammer Üst”, “Muammer Üst” diye telaffuz ediliyor. Ne kulağa tam oturuyor ne de yazıda iyi duruyor açıkçası bir çekiciliği yok derken aklıma rahmetli babaannem geldi. O Rize’den Ketenci’lerin kızı. İçimden dedim ki çok hoş bir soyadı ve telaffuzunda da keten kumaşını çağrıştırıyor, yani benimle ve işimle alakalı bir şey. Sonra babaannemden o izni aldım, tabi kullanabilirsin dedi fakat babam bir süre karşı geldi. Tabi her zaman evlerde büyükler anneanneler ve babaanneler baskındır ya, “Sana ne oluyor el alemin mi soyadını alıyor benim soyadımı alıyor” deyip aile arasından “Muammer Ketenci” ortaya çıkmış oldu.
Muammer Bey, tasarladığınız ürünler dünyaca ünlü isimler tarafından beğeniliyor ve kullanılıyor. Yurt dışı tecrübelerinizden biraz bahseder misiniz?
O dönemlerde ben büstiyerler ve dev aksesuarlar tasarlayan bir sanatçıydım. Benim bunları yaptığım zamanlarda yaklaşık bundan 25 sene öncesi böyle şeyler yoktu ve Türk halkı için böyle bir şey asla olamazdı. Çünkü o zamanın kadınları incecik bir zincirle vücuda bir tane inci taşıyan kadın kitlemiz vardı biliyorsunuz. Ama benim içimde böyle çağlayan fikirler vardı. Mesela öyle şeyler yapıyordum ki insan “ay çok beğendim ama bunu bizim köyde inekler takıyordu, atlara takıyorlardı” diyorlardı. Ben de dedim ki “O kadar şanslı at nerede?”. O dönemde bu şekilde birçok tepki ile karşılaşmama rağmen ben yine de bunları yapmaya devam ettim. O büyük dev aksesuarlar, swarovski taşlardan yapılmış omuzlar ve bedensel şeyler. Sonra Beyonce’a bir büstiyer hazırladım. Tabi o tarihlerde ne internet var ne de düzgün bir bilgisayar var. Elimdeki tek adrese İngiltere’deki bir yere onu postalamıştım. Baktım ne haber geldi ne takdir ne bir iletişim, dedim herhalde kayboldu veya ulaşmadı. Sonra bir baktım 2-3 sene sonra bir albümünde benim tasarladığım büstiyer kullanıldı. Bundan sonra yurtdışından birçok sanatçıdan bana teklif geldi. Tabi direk sanatçının kendisi ulaşmıyor onunla ilgilenen menajeri olsun asistanları olsun onlar ulaşım sağlıyor. Birçok sanatçıyla çalışma fırsatı yakaladım ve gönderdim. Türkiye’de de Hadise’ye Eurovision için hazırlamıştım ki o zaman kimse Hadise’yi tanımıyordu. Aramızda “ben bunu giyerim, ben giymem” tartışması yaratıldı etrafındakiler tarafından. Çünkü o etrafındakiler medyanın simsarları, nasıl davranacağını biliyorlar. Bunu da hem şöhrete hem paraya çevirmek için bir sene boyunca uzattılar da uzattılar. Sonra kız kardeşi kırmızı bir elbise yaptı ona, sondan ikinci falan oldu. Çünkü biliyorsunuz Eurovision artık sadece ses ve müzikle bitmiyor. Görsel sanatlar, dans koreografileri ve şovlar olmazsa olmaz. En büyük kriter izleyici şaşırtmak oldu. Şovlarla hiç beğenmeyeceğiniz şarkıları göze ve kulağa güzel getiriyorlar. Sonraları sevdiğim ünlü dostlarıma çalışmalar yaptım, hala da yaptıklarım var. Bunların başında Ayta Sözeri geliyor. Onun dışında hiçbir sanatçıyı asla kapımın eşiğine dahi davet etmiyorum. İsteseler de yapmıyorum. Çünkü hepsi aç, aç olmasalar da alışmışlar bedavacılığa. Onun için benim sanatçı ile fazla işim yok. Sevdiğim sanatçılardan yeri geliyor ben bile para almıyorum. Çünkü ona yakışıyor benim sevgim, yaptığım işler. Yani kısaca Muammer Ketenci halka hizmet ediyor, sanatçı kesimine değil.
Beslenmenize dikkat ediyor musunuz? Nasıl besleniyorsunuz?
Şöyle bir şey var bana kalırsa hiç dikkat etmiyorum. Ama Allah razı olsun yardımcılarım var ilacımı veriyorlar akşam şunu pişiriyoruz diyorlar Allah başımdan eksin etmesin onlar olduğu sürece dikkat edebiliyoruz. Çünkü biz evli barklı değiliz evde kadın falan yok. Bir tek anacım var ama o da kendi evinde oturuyor. Onun için “Dikkat ediyorlar” diyorum. Ben fazla eti sevmiyorum, sebzeyi çok severim ama balığı hepsinden çok seviyorum.
Yaklaşık 1-2 senedir COVID-19 ile savaşmaktayız. Bununla alakalı ne tip önlemler aldınız? Dikkat ediyor musunuz?
Valla Covid geldiğinde, ondan önce tavuk gribi, domuz gribi gibi birçok grip vardı. Ben 57 yaşındayım, bu yaşıma kadar ne nezle ne de grip oldum. Bilmediğim bir virüsün ortaya çıkması beni etkilemiyor. Çünkü etkilenenler bundan korktu. Ben ne yaptım sadece devletin söylediklerine ayak uydurdum. Evden dışarı çıkmadım, bol bol yemek yaptık yedik içtik. Elini oraya sürme, şöyle olma Covid kapar bilmem ne. Ben size baştan da söyledim ben Allah’a teslimiyetçi birisiyim. Benim ölüm günümün ayı, günü, saati ve saniyesi belli, sizlerin de belli. Hiçbir virüs, Covid ne o tarihi öne çekebilir ne de o saliseden ileri alabilir bunu bir kere kafanıza yerleştirin. Bana bulaşmaz ama benim elimde vardır, sizle tokalaşırım size bulaşır sizden başka birine bulaşır. Bunun gibi durumlar için tedbirler aldım. 57 Yaşıma kadar hasta olmadığım gibi nezle olanlara özenirdim biliyor musunuz? Burnum aksa da ben de peçeteler kullansam, hapşursam, battaniyeleri üstüme falan alsam. Çok şükür ben yaşamadım ama Covid artık bir dünya meselesi olduğu için kafamda duruyor. İnsan karşısındakini düşünmeden hayatına devam ettiği zaman işler sarpa sarıyor. Bir işi yaparken tamamen karşınızdaki insanı düşünerek yapmalısınız. Benden size tavsiye. Benim İslami açıdan inancım ve düşüncelerim çok güçlü, çok sağlam. Covid benden korksun. Benim için sorun değil.
Ülkemizdeki kuraklık her yıl yaşanıyor. Biliyorsunuz su yaşamımızda hayati bir öneme sahip. Bu konuda dikkat ettikleriniz nelerdir?
Bu konuyu çok iyi bildiğim için örneğin ben banyoda 5-6 dakikadan fazla durup fazla su harcamam. Elimi yıkarken de fazla su tüketmemeye özen gösterir azami miktarda su tüketirim. Burada otururken eğer lavabodan çok fazla su sesi geliyorsa ben buna sert tepki gösteriyorum, küfrediyorum. Kibarca uyardığınız zaman aynı davranışlar devam ettiği için ben küfrediyorum akılda yer etmesi için. Nasıl güldürürken de, şarkılarda da küfür önemli yerlerde çok etkili olabiliyor bu konularda da çok işe yarıyor. Bu arada ben cepteki israftan bahsedeyim. Suyunuz bitiyor damacana alıyorsunuz, tekrar bitiyor yine alıyorsunuz. Ben 2011’den beri tam 10 senedir su arıtma cihazı kullanıyorum. Buradasınız diye demiyorum, benim işyerimde var, evimde var, hele su sebilleri gerçekten muhteşem bir şey. İstediğiniz zaman sıcak ve soğuk suyunuzu kullanıyorsunuz ve bunu terkos suyundan kullanıyorsunuz. Bu resmen bir mucize. Arıtmalı sebil bana geldiği zaman dedim ki “Oğlum bunun tepesi açılıyor mu?” Damacanayı nereye koyacağız? 57 Yaşındayım o teknolojiyi ilk bakışta algılayamamışım tabii. Üstü açılmıyor altıda dolap herhalde deyip açınca bir baktım bir sistem var içinde filtreleri görünce dedim ki adamlar neler yapmışlar. Gerçekten söylüyorum su israfını da durdurdu. Bu sistem gerçekten olağanüstü. Tüm samimiyetimle söylüyorum arıtma sistemimden çok memnunum. İlk önce lüks gibi geldi ama bir süre kullandıktan sonra anladım ki bu her evin ihtiyacıymış. Bu damacanalardan kurtulduk sonunda. Damacananın içinde ne içiyoruz belli değil. 10-11 senelik bir arıtma tecrübesi ile söyleyebilirim ki hem plastik atığının hem de plastik içinde zararlı bakterilerin önüne geçmiş olduk.