Sulukule’den Hollywood’a
Başrollerini Michiel Huisman, Hera Hilmar, Josh Harnett ve Ben Kingsley’in paylaştığı ‘The Ottoman Lieutenant /Osmanlı Subayı‘ adlı filmin oyuncu kadrosunda Türkiye’den Emmy Ödüllü Haluk Bilginer ve Selçuk Yöntem’in yanında yer alan genç oyuncu Hasan Say, filmde Osmanlı subayına yardım eden Ahmet karakteriyle tek kelime İngilizce bilmeden rolün üstesinden başarıyla geldi. Oyunculuk ve ingilizce eğitimine devam ediyor.. Oyunculuk eğitimini Cihangir Atölye Sahnesi (CAS)’nde sürdüren genç oyuncu proje ve işlerine devam etmekte.
Say, 2009 yılında henüz 15 yaşında, mahallesinde arkadaşlarıyla sokakta müzik yaparken dizi yapımcıları tarafından keşfedilerek, “Gönülçelen” dizisinde Tuğba Büyüküstün’ün kardeşi Kadir rolüyle oyunculuk hayatına başladı. Oynadığı sempatik karakteri ile televizyon izleyicisinin çok sevdiği Hasan Say, ardından gelen birçok proje ile oyunculuk kariyerine devam etti. “Bir Çocuk Sevdim”, “Tatar Ramazan”, “Not Defteri”, “Son Çıkış” gibi başarılı yapımlarla ekran yolculuğuna devam eden Hasan Say’ın kamera deneyimi televizyonla sınırlı kalmayarak onu İsviçre yapımı olan Esen Işık’ın yönettiği ‘Köpek‘ adlı uzun metraj sinema filmiyle uluslararası deneyim kazanmaya doğru götürdü. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma bölümünde dünya prömiyerini yapan, Buğra Gülsoy ve Serhat Teoman’ın yönettiği ‘Mahalle‘ filminde de rol alan Hasan Say’ın bir sonraki durağı da Hollywood- Türk ortak yapımı olan ‘The Ottoman Lieutenant /Osmanlı Subayı’ oldu.
BİZLERE KENDİNDEN VE KARİYER BASAMAKLARINDAN BAHSEDER MİSİN?
1994 yılında İstanbul Sulukule’de doğdum, nam-ı diğer Sultanmahalle. Sultanlar yaşarmış burada. İsmini oradan almış. Çok güzel bir çocukluk yaşadım Sulukule’de gerçekten harikaydı her gece festival gibi oluyordu sokaklar. Bu mutluluk uzun sürmedi. Kentsel dönüşüm ile birlikte mahalle kültürü çöktü. Oranın neşeli olmasını sağlayan insanlar oradan göç etti. Ruh giderse beden çürür. Sulukule de öyle çürümeye başladı. Ancak küçük bir iki mahalle kalmıştı. Ben de bunların içindeydim ve dansa hep bir ilgim vardı. Bir müzik grubu kurduk . Takla atmayı bileni gruba aldık ve izlediğimiz filmdeki bütün kareografileri ezberledik ve parkta dans ediyorduk. İzleyen herkes çok mutlu gözüküyordu ve bundan zevk almaya başladım. Onu anlayacak yaşta olmadan, sanata sanat olduğunu bilmeden bulaştım. Sonra dans ettiğimiz müziklerin şarkılarını niye biz yapmıyoruz diyerekten söz yazmaya başladık arkadaşlarımızla. Bir grup kurduk. Derken bizim mahallenin üst sokağında dizi çekeceklermiş. Roman dizisi, adı Gönülçelen . Hip-hop’cı bir genç karakter aranıyormuş diziye. O sıra Sulukule sanat atölyesi gibi bir şans gelmişti önümüze. Bizim ile bu mahalle kültürü çökmesin diye savaşan yardım sever insanlar. Bunlardan birisi de Funda abla . Gerçekten bir melek gibi girdi hayatımıza. Bize bir ortam sağladı ve gelişmemizi sağladı. Tesadüfte bu ya dizinin senaryosunu yazanlar Funda ablanın arkadaşı çıktı bizi senaristler ile tanıştırdı. Gönülçelen dizisi ile oyunculuk kariyerim başlamıştı. Gönülçelen dizisinde Tuğba Büyüküstün’ün kardeşini canlandırıyordum. Şansıma çok güzel bir setti kısa sürede çok şey öğrendim daha önce oyunculuk deneyimim olmadığı için zorlanmış ve oyunculuğun basit bir şey olmadığını o zamanlar anlamıştım, henüz 15 yaşındaydım.
SOKAK MÜZİSYENLİĞİNDEN HOLLYWOOD FİLMİNE UZANAN YOLCULUK
Başrollerini Michiel Huisman, Hera Hilmar, Josh Harnett ve Ben Kingsley’in paylaştığı ‘The Ottoman Lieutenant/Osmanlı Subayı’ adlı filmin oyuncu kadrosunda Türkiye’den Haluk Bilginer ve Selçuk Yöntem’in yanındayer alan genç oyuncu Hasan Say, filmde Osmanlı subayına yardım eden Ahmet karakteriyle tek kelime İngilizce bilmeden rolün üstesinden başarıyla geldi.
HASAN SAY GÜNCEL OLARAK NELER YAPMAKTA?
Şimdilerde Cihangir Atölye Sahnesinde hem çalışıyorum hem eğitimimi tamamlıyorum. Yeni projeler için değerlendirmeler yapıyorum, uzun süredir müzik çalışmalarıma ara vermiştim ve şu sıralar bir albüm üzerine çalışıyorum. Arada bir şeyler yazıp çiziyorum bunu da sadece yakın arkadaşlarım duyuyor. Bana çok kızıyorlar albüm çıkartmıyorum diye, ben de her şeyin zamanı olduğunu söylüyorum. Bu aralar arkadaşlarım o kadar iyi şarkılar yapıyorlar ki beni aşırı gaza getiriyorlar. Albüm fikrimi oldu bitti durumuna getirmek istemiyorum.
HOLLYWOOD DENEYİMİN NASILDI?
Çekimlerin bir çoğunu Prag’da yaptık. Öncesinde seti ziyaret ederek oyuncu kadrosu ile tanıştım ve sete ısındım. Sonrasında rolüm ve sahneler için bana bir oyuncu koçu verildi. Senaryoda başrolün hayatını kurtardığım sahnede çok kez tekrar aldık ve oyuncu koçum aynı zamanda çevirmenim yönetmen ve benim aramdaki diyaloğu kuruyordu. Tercüman yönünden birkaç yanlış anlaşılma oluştu ve yönetmenin bana aktarmak istediğini hissi başta net şekilde alamadım. Aslında doğrusunu söyleyecek olursam sorun,oyuncu koçumun o anda yönetmenliğe soyunmuş olmasıydı. Bunun dışında yönetmen ile doğru kontağı kurdum ve rollerimi en güzel şekilde filme sundum. En sevdiğim durum set ortamındaki disiplindi. Hollywood benim için çok güzel bir deneyim oldu.
SAĞLIKLI BİR YAŞAM İÇİN ATTIĞINIZ ADIMLARI BİZLERLE PAYLAŞIR MISIN?
Sağlıklı bir yaşam için neler yapıyorum? Bu konuda öncelikle çevre unsurlarını göze alıyorum, üzerinde yaşadığımız dünyanın insanlığın verdiği zararları artık daha fazla kaldırmadığını görüyor ve düşünüyorum. Her yönden öncelikle doğaya ve çevreye zarar vermeden hayatımı yaşamaya çalışıyorum.
Çevremde gördüğüm herhangi bir ihmale karşı çıkıyorum. Yakın zamanda bununla ilgili 7.Kıta Bienaline katıldım, yaşadığım şehir olan İstanbul’da sokaklarda ve afişlerde bunu görmek beni heyecanlandırdı. Kendim için sağlık adına attığım adımlar ise tükettiğim gıdalara ve içtiğim suyun kalitesine son derece dikkat etmemdir.
Yer yer beliren böbrek taşı dökme durumum beni su konusunda çok fazla bilinçlendirdi. Doktorumun belirlediği miktarın üzerinde su içmeye başladım. Cihangir Atölye Sahne’sine yemekler ile ilgileniyorum. Yemek yapmak, lezzeti belirlemek hoşuma gidiyor. Yemek konusunda da sağlık yönünden her adıma son derece dikkat ediyorum.
SULUKULE’DE Kİ HAYATIN SANAT YÖNÜNDE NASIL İLERLEDİ?
O sıra Sulukule sanat atölyesi gibi bir şans gelmişti önümüze ; bizim ile bu mahalle kültürü çökmesin diye savaşan yardım sever insanlar. Bunlardan birisi de Funda Oral . Gerçekten bir melek gibi girdi hayatımıza . Sulukule sanat atölyesi bu insanlar sayesinde yıkılmakta olan Sulukule’ye bir umut oldu. Roman mahallesi olduğu için okuma yazma oranı çok düşüktü. Atölye sayesinde okuma yazma bilmeyenler okuma yazma öğrendi, okula gitmeyen çocuklar okula başladı. Çeşitli hocalar gelip bu atölyede ders verdi.
Mahallede geçimini sağlayan insanların çoğunun ailesi müzisyendi ama maddi durumları yetersiz olduğu için eğitim konusunda çok zorluk çekiyordu. Sulukule sanat atölyesi bu konuda desteğini mahalleliden esirgemiyordu. Ben ve arkadaşlarım daha çok Hip-hop kültürü ile ilgiliydik ve bize çeşitli bağlantılar buluyordu bu atölyede. Sanırım 13 yaşımda ilk konserimi vermiştim arkadaşlarımla. Bu arada arkadaşlarım şimdilerde ismini sıkça duyduğunuz Tahribad-ı İsyan grubu. Sulukule sanat atölyesi bize bir ortam sağladı ve gelişmemize büyük katkıda bulundu.
Kentsel dönüşüm ile birlikte mahalle halkının %15 kalmıştı mahalleyi ayakta tutan. Değerler yok olunca ortalık serserilere kalmıştı, uyuşturucu baskınlarıyla adı kirlenmeye başlamıştı Sulukule’nin. Bizler için ve küçük kardeşlerimizin için tehlikeli olmaya başladı bu durum. Rol model olarak kötülükler ile örnek olan arkadaşlarım olmuştu. Kardeşlerimizinde bu bataklığa bulaşması an meselesiydi. Bizi görenler şaşırıyordu ve dalga geçiyorlardı. Mahallede herkes tespih sallarken, biz bol kıyafetler teybimiz hep yanımızda bulduğumuz her yerde dans ediyorduk. Mahalleliyi buna alıştırmamız çok zor olmuştu. Bir gün parkta dans ederken, Funda Oral aradı ve senarist arkadaşlarının benim ile konuşmak istediklerini söyledi. Funda abla bizi senaristler ile tanıştırdı ve Gönülçelen dizisi ile oyunculuk kariyerim başlamıştı. Gönülçelen dizisinde rapçi bir genci canlandırıyordum, dizinin başrolü Tuğba Büyüküstün ve Cansel Elçin paylaşıyordu ben ise Tuğba Büyüküstün’nün kardeşini oynuyordum. Şansıma çok güzel bir setti kısa sürede çok şey öğrendim daha önce oyunculuk deneyimim olmadığı için zorlanmış ve oyunculuğun basit bir şey olmadığını o zamanlar anlamıştım.
Gönülçelen Dizisi bittikten sonra oyunculuk eğitimi almayı planladım. Pratiğim vardı evet ama teorik olarak çok yetersizdim. Gönülçelen dizisinden sonra işler değişmişti artık, Sulukule’ de kötülük yolunda olan insanlar değil sanat örnek alınıyordu. Bizler ise kendimizi gelişimimize adamıştık…
2019 SENİN İÇİN NELER İFADE EDİYOR?
Göz açıp kapayıncaya kadar geçti 2019, bir çok şey yaşandı. En önemlisi de bir şeyleri ertelememeyi öğrendim bu yıl. İyisi ve kötüsü ile bir yıl daha geçti. Net olarak söylemem gerekir ki teknolojinin daha da ileri gittiği bu yıl yedisinden yetmişine herkesin teknolojiye daha da adapte olduğu bir yıl oldu, bunun artıları ve eksileri tabi ki de var. Gelişme düzeyi artarken insanların davranışlarının ve toplumun daha garip bir yere doğru ilerlediğini gözlemledim.
2020 DEN BEKLENTİN NELER?
Herşey den farklı olarak 2020 nin hepsinden farklı bir yıl olmasını elbette bekliyorum. Yaş arttıkça zaman daha hızlı akıp gidiyor, asıl isteğim yeni yılda kendimce aldığım karar ve durumları en güzel şekilde temize çekmek ve takvim planlarıma uyarak hareket etmem. Tabiki de dünyada da değişmesini istediğim birşeyler var, herkesin isteği bu kaos ortamının bitmesi ve insanların daha sağlıklı şekilde hayatlarına devam edebilmesi ; daha da eşit bir şekilde. Genel olarak beklentim insanların kalp kırmamaları ve daha yapıcı olmaları.
SON OLARAK OKURLARIMIZA VERMEK İSTEDİĞİN BİR MESAJ, SÖYLEMEK İSTEDİKLERİN NELER?
Dünyanın kötü bir yönde ilerlediğini görmekteyim, okurlara vermek istediğim mesaj hiçbir konuda umutsuzluğa kapılmamaları. Bazen karanlığa giden yolda oyunu bir kişi bile değiştirebiliyor, o kişi neden siz olmayasınız ki?
Bu güzel sohbet için başta PH Su Arıtma Dergisine ve editör Burak ALKIN’a teşekkür ediyor ve tüm güzel insanlara hayatlarında hedeflerine giden yoldan asla yılmamalarını diliyorum..