Sudan Covid-19 Bulaşır Mı?
Halk sağlığı uzmanları ve çevre mühendisleri, atık su ve içme suyuna Koronavirüs bulaşma riskine karşı uyarıda bulunuyor. İSKİ ise vatandaşların, evlerindeki musluk suyunu ücretsiz analiz ettirebileceklerini belirtti.
Solunum yoluyla geçen Koronavirüsün, insanlara su yoluyla bulaşıp bulaşamayacağı da tartışma konusu. Şu ana kadar bu yönde bir bulgu yok. Zira Koronavirüsün sindirim sistemi yoluyla bulaşmadığı düşünülüyor. Ancak halk sağlığı uzmanları ve çevre mühendisleri, özellikle atık suya Koronavirüs karışma ihtimaline karşı uyarıda bulunuyor. Bu durum, virüsün kanalizasyondan ya da atık suların boşaltıldığı derelerden içme suyu kaynaklarına bulaşma riskini de beraberinde getiriyor. Bir gıda mühendisinin araştırmasına göre ishal olan bazı COVID-19 hastalarının dışkılarında Koronavirüs tespit edildiğini ve bu virüsün atık su sistemine karışabileceğini belirtti. Virüsün atık sulardan içilebilir su varlıklarına ve gıdalara bulaşıp bulaşmayacağı, bir bulaşma söz konusu olduğunda ise ne ölçüde bir hastalık riski oluşturacağı gibi soruların yanıtlarının henüz tam olarak bilinmediğini belirtti. Tarım Bakanlığının geçen haftaki COVID-19 değerlendirme raporunda da virüsün şimdiye kadar içme suyu kaynaklarında tespit edilmediği ve mevcut kanıtlara göre bu kaynaklar üzerinde oluşturacağı riskin de düşük olduğu belirtildi.
KORONAVİRÜSE KARŞI NEDEN SU İÇİYORUZ?
Koronavirüse karşı önerilen koruyucu tedbirler arasında su içmek de var. Oksijenden sonra en önemli hayat kaynağımız olan su, neden bu kadar önemli?
Vücudumuzdaki tüm metabolik olayların devamında, besleyici maddelerin gerekli yerlere ulaştırılmasında ve her gün oluşan atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasında su, temel bir aracı. Kişinin yağ dokusu miktarına göre su miktarının vücut ağırlığının yüzde 55 ile yüzde 77’i arasında olmasını gerektiğini belirten uzmanlar, sözlerine şöyle devam etti: “İnsanın vücut ağırlığı değişmedikçe sıvının miktarı da değişmez. Bu oran yeni doğmuş bebeklerde yüzde 78’e kadar çıkıyor. Böbreklerimizin işlevlerini yerine getirebilmeleri için yeterli su tüketmek çok önemli. Su idrar, ter ve dışkı aracılığıyla toksinlerin uzaklaştırılmalarını sağlıyor, vücut sıcaklığını ve kanın yoğunluğunu kontrol ediyor. Yeterince sıvı almazsak toksinler kanda birikiyor. Bunun sonucunda da böbrek taşları ya da çok daha önemli böbrek yetmezliği gelişebiliyor.”
SU İÇMENİN COVID-19 ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Koronavirüsten korunmada etkili olabilecek önlemlerden birinin de bağışıklık sistemini güçlü tutmak olduğunu söyleyen uzmanlar, “Güçlü bağışıklık için ise dengeli ve yeterli beslenmek gerekiyor. Bol su tüketimi de vücuttaki toksinlerden arınmak ve metabolizmayı canlandırmak için önemli. Günlük yeterli miktarda su içmek toksinlerin vücuttan atılmasına, bakterilerin ve virüslerin etkisiz hale gelmesine yardımcı olur” dedi. Sık aralıklarla su içmek vücudumuzun susuz kalmamasını önler, bağışıklığımızın artmasına destek olur ama söylentilerin aksine virüsleri mideye göndermez. Su alımındaki en basit yaklaşım, yazın en az 2-2,5 litre, kışın en az 1,5 litre sıvı tüketmek.
İtalya’da yapılan bir araştırmada, aralık ayında Milano ve Torino Kentleri’nden farklı dönemlerde alınan atık su numunelerinde kovid-19 rastlandı.
İtalyan basınında yer alan haberlere göre, Yüksek Sağlık Enstitüsünün (ISS) yaptığı bir çalışma, ülkede kovid-19 virüsünün, ilk yerleşik vakanın görüldüğü 21 Şubat tarihinden çok daha önce var olduğunu ortaya koydu.
Söz konusu çalışma kapsamında, kuzeydeki Milano ve Torino kentlerinden Ekim 2019-Şubat 2020 döneminde 40 atık su numunesi alındı.
İki farklı laboratuvarda, iki farklı yöntemle doğrulanan inceleme sonucunda 18 Aralık 2019’da Milano ve Torino’da kovid-19 varlığı teyit edildi. Aynı şekilde 29 Ocak 2020’de de Bolonya kentinde benzer bulgulara ulaşıldığı aktarıldı.
Kovid-19 salgınının İtalya’daki merkez üslerinden olan Milano yakınlarındaki Bergamo kentinin belediye başkanı Giorgio Gori, geçen hafta Yabancı Basın Derneği üyelerine yaptığı açıklamada, virüsün ocak ayının ilk günlerinde, hatta aralıkta görülme ihtimalini dışlamadığını belirtmişti.
Avrupa’da Kovid-19 salgınının başlangıçta merkez ülkesi olan İtalya’da virüs nedeniyle 21 Şubat’tan bugüne 34 bin 514 kişi hayatını kaybetmişti.
KORONAVİRÜS TEDBİRLERİ EVDEKİ SU VE İÇECEK TÜKETİMİNİ ARTIRDI
Uzmanların yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı bağışıklık sistemini desteklemek için yeterli miktarda sıvı tüketilmesi önerileri, su ve içecek tüketimini de artırdı.
TOKSİNLERİN UZAKLAŞTIRILMALARINI SAĞLIYOR
Vücudumuzdaki tüm metabolik olayların devamında, besleyici maddelerin gerekli yerlere ulaştırılmasında ve her gün oluşan atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasında su, temel bir aracı. Kişinin yağ dokusu miktarına göre su miktarının vücut ağırlığının yüzde 55 ile yüzde 77’i arasında olması gerekiyor.
İnsanın vücut ağırlığı değişmedikçe sıvının miktarı da değişmez. Bu oran yeni doğmuş bebeklerde yüzde 78’e kadar çıkıyor. Böbreklerimizin işlevlerini yerine getirebilmeleri için yeterli su tüketmek çok önemli. Su idrar, ter ve dışkı aracılığıyla toksinlerin uzaklaştırılmalarını sağlıyor, vücut sıcaklığını ve kanın yoğunluğunu kontrol ediyor. Yeterince sıvı almazsak toksinler kanda birikiyor. Bunun sonucunda da böbrek taşları ya da çok daha önemli böbrek yetmezliği gelişebiliyor.
KİLO VERME SÜRECİNİ HIZLANDIRIYOR
Diyetteki su tüketimi artırılması kalori harcanmasında da önemli yere sahip. 500 mL su içmenin 1,5 saat süreyle enerji tüketimini yüzde 30 arttırıyor.
KOLON KANSERİNİ ÖNLEMEDE ETKİLİ
Araştırmalarda su tüketimi ile kolon kanseri oranının yanı sıra migren ve gerilim tipi baş ağrısı oranlarının da düştüğünü gösteriyor. Su tüketimi az olanlarda kalp damar hastalık oranının da artıyor. Gece yatmadan önce içilen bir bardak su, en çok sabah görülen kalp krizi riskini de azaltıyor.
KORONOVİRÜSE KARŞI SU
Koronavirüsten korunmada etkili olabilecek önlemlerden birinin de bağışıklık sistemini güçlü tutmak, güçlü bağışıklık için ise dengeli ve yeterli beslenmek gerek. Bol su tüketimi de vücuttaki toksinlerden arınmak ve metabolizmayı canlandırmak için önemli. Günlük yeterli miktarda su içmek toksinlerin vücuttan atılmasına, bakterilerin ve virüslerin etkisiz hale gelmesine yardımcı oluyor.
SU HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Su kişisel temizliğimizin ana kaynağı ama bu arada bazı yanlışları da düzeltmekte fayda var. Sirkeli su, aşırı sıcak sularla boğaza gargara yapmak ağız mukozamızın yapısını bozarak faydadan çok zarar verebilir. Tuzlu su ve/veya ılık su ile gargaranın elbette faydası var. Sık aralıklarla su içmek vücudumuzun susuz kalmamasını önler, bağışıklığımızın artmasına destek olur ama söylentilerin aksine virüsleri mideye göndermez.
Su alımındaki en basit yaklaşım, yazın en az 2-2,5 litre, kışın en az 1,5 litre sıvı tüketmek. Susama hissi yanında, idrar rengi de su dengemiz hakkında bilgi verir. İdrar miktarı azalıp, rengi koyulaştıkça su içmek gerekir. Suyu her zaman görünür bir yerde bulundurmalı, susama hissi beklenmeden su tüketmeli, uyanınca 1 bardak, her idrar sonrası 1 bardak içmeli, egzersiz yaparken, sıcakta çalışırken, uzun-hareketsiz yolculuklarda su tüketimi arttırılmalı.
Amerika, Avrupa ve Asya ülkelerinde on binlerce insanın can kaybına sebep veren Koronavirüsü, önlemler alınması gereken bir çok konu vardır. Uzman görüşlerinin yanında evimizde kendimizin basit bir şekilde yapabileceğimiz önlemler mevcuttur. Özellikle su tüketimi konusunda yapılacak önlemleri sıralamakta fayda vardır. Günümüzde Türkiye sınırlarına giren ve daha da fazla olacağı yetkililer tarafından paylaşılan Koronavirüsü üzerine yapılan belirli su konulu önlemler;
Siz kıymetli müşterilerimizin sağlığı her şeyden kıymetlidir. Sağlığınıza ve sevdiklerinize daha güzel ve hastalıksız bir yaşam olması için birkaç öneriyi tekrar hatırlatmak isteriz.
• Ellerinizi periyodik olarak gün içerisinde yaklaşık 1-2 saat arayla yıkamalısınız.
• El yıkarken 30-40 saniye süreyle sabunu ellerinizin bileklerinizin hatta kollarınıza kadar temas ettirmeniz gerekmektedir.
• Yaşadığınız ortamı, odayı ve özellikle çocukların odasını düzenli olarak havalandırmalısınız.
• Tokalaşma, öpüşme veya teması gerektirecek herhangi bir faaliyetten uzak durmalısınız.
• Dışarıda üzerinizde olan elbiseleri eve geldiğinizde kesinlikle değiştirmenizi öneririz.
• Çamaşırlarınızı 60 ila 90 derece arasında sıcaklıkta yıkamalısınız.
• Daha sık duş almalısınız.