Sudaki Mikropların Yok Edilmesi
Suda bulunan mikropların “Dezenfeksiyon” yöntemleri ile yok edilmesi su tekniğinde önemli bir konudur. İşletmelerin kendi prosesine ve su kalitesine göre dezenfeksiyon yöntemi uygulanır.
Su ve Hava Kökenli Mikroplar:
Araştırmacıların yaptığı dezenfeksiyon çalışmaları ve bulunan teorik çözümler genelde sanayi işletmelerine uymaz. Çünkü sanayinin ham suyu ve işletmenin ortam şartları yılın her ayı, bazen her günü değişir. Sanayi kuruluşlarında kullanılan sular su depolarında barındığı için suya hava kökenli canlılar da girer ve laboratuvar çalışmalarına hiç benzemeyen, birkaç tür bakterinin aynı anda bulunduğu çok karmaşık durumlar oluşabilir.
Su dezenfeksiyonu yalnızca su ile gelen bakteriler için değil, aynı zamanda havadan suya gelen hava ve toprak kaynaklı mikroplar için de gerekir (Küf, maya ve daha birçok toprak kaynaklı canlılar). Özellikle su depolarındaki üremelerin çoğu kuyu suyundan gelen canlılar sebebi ile değil, su deposuna havadan gelen canlılar sebebi ile oluşur, çünkü su deposu seviyesi düşerken depoya dolan dış ortam havası içindeki birçok canlı suda ürer veya sudaki canlıların gıdasını da oluşturur. Bu sebeple, mükemmel bir bakteri mücadelesinde iyi su depolarının hava emişlerinde bakteri geçirmeyen filtreler kullanılır.
Mikroplar ile mücadelede “KRİTİK” noktaların yok edilmesi:
Bu konuda gıda ve içecek işletmelerinin uyguladığı “HACCP” yöntemini hatırlamakta yarar görüyoruz. Tarım ve Köyişleri Bakanlığının “Gıda Güvenliği ve Kalitesinin Denetimi ve Kontrolüne Dair Yönetmelik”de HACCP planı açıklanır.
HACCP harflerinin açılımı İngilizce “Hazard Analysis Critical Control Point”, tercümesi: “Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları”. Mikroskobik canlılar ile mücadelede HACCP yöntemi, gıda sanayii dışında, su kullanan her işletmede de uygulanabilir ve bu şeklide bakteri mücadelesi daha başarılı olur.
Mikroplara karşı dezenfeksiyon:
Bugün birçok ülkede ve ülkemizde en çok kullanılan dezenfeksiyon yöntemleri şunlardır: Klor (Sodyum Hipoklorit), ozon, ultraviyole, biyosit. Çok yaygın olarak kullanılan KLOR konusunda önemli bir noktayı açıklamak isteriz.
Klor ile dezenfeksiyon:
Birçok mikrobun giderimi için genelde dünyada en çok, piyasa adı KLOR olan “Sodyum Hipoklorit” kimyasalı kullanılır ve işletmenin kurulduğu günden başlayarak “aralıksız” kullanıldığında, birçok işletmede KLOR başarılı olur.
Ancak, KLOR ile dezenfeksiyon yönteminde üç değişkenin olduğunu düşünerek klorlama sistemi kurulmasında yarar vardır:
1 – Su debisi değişkenliği: Su pompasının su emiş derinliği veya karşı basıncı değiştikçe su debisi değişir, debi değişimine paralel klor dozajı da değişmelidir;
2 – Suda bulunan ve klor tüketen maddelerin değişkenliği: Örneğin, yıl içinde, kuyu suyunda bulunan ve klor tüketen demir iyonu değişiklikleri klor dozajında ayarlamalar gerektirir.
3 – Satın alınan KLOR sıvısı içindeki “Aktif Hipoklorit”in değişkenliği sebebi ile de klor dozajında bu kalite değişimine paralel dozaj miktarı değişmelidir.
Bu üç değişken sebebi ile, sıradan bir dozaj pompası ile klorlama yapmak dezenfeksiyonda başarısız olur veya suya yüksek miktarda klor verildiği için işletme veya ürün zarar görür. Bizim kurduğumuz hassas klorlama sistemlerinde bu üç değişkene göre klor dozajı yapan bir yöntem uyguluyoruz ve bu şekilde her gün her dakika sudaki klor miktarı sabit kalıyor. Bazı mikroplar bir süre sonra KLOR’a alışır ve klorlu suda dahi üremeye başlar. Bu sebeple, gerektiğinde su sistemlerine ŞOK KLOR uygulanır, yani periyodik olarak su sisteme yüksek dozda klor verilerek klora alışmış mikropların bu şok tesiri ile giderilmesi sağlanır.
Klor, ozon, ultraviyole, biyosit gibi yöntemler mikropları ÖLDÜRMEK maksatlı kullanılır; aklımıza şu soru geliyor:
Mikropları öldürmek en doğru dezenfeksiyon yöntemi midir?
Klor, ozon, ultraviyole, biyosit gibi yöntemler ile mikropların tamamen öldüğünü var sayalım. Bu durumda suda ölü biyolojik maddeler yani “CESETLER” bulunduğunu göz önünde bulunduralım ve şu soruyu soralım:
Sudaki “CESETLER” suya ne yapar?
Cesetler çürümeye başladığında suda istenmeyen ve koku yapan AZOTLU maddeler ortaya çıkar ve bunlar ayrıca başka bakterilerin de gıdasıdır. Bu sebeple, sudaki canlıları öldürmek sonucunda istenen başarılı dezenfeksiyon elde edilse de başka sorunlar ortaya çıkar. İşte bu sebeple, özellikle içecek ve gıda sektöründe mikropların geçmesine müsaade etmeyen 0,2 mikron seviyesinde hassas filtreler veya 0,02 mikron seviyesinde ultra filtrasyon tekniği kullanılır.
Ters Ozmoz tekniği ile mikroplar giderilir mi?
Ters Ozmoz tekniği ile proses suyu hazırlandığında, bakterilere kıyasla binlerce kez daha küçük olan mineralleri sudan ayıran bu tekniğe güvenip, ters ozmoz cihazının mikropları YÜZDE YÜZ giderdiği düşünülür. Teorik olarak bu düşünce doğru gibi görünür. Ancak, hakikatte ters ozmoz cihazının üretim suyunda bakteri bulunma olasılığı vardır ve birkaç kez ters ozmoz üretim suyunda bakteri bulunduğuna biz şahit olduk.
Nasıl olur da küçücük mikroplar bize zarar verir?
Mikroskop ile görünebilen bu canlılar sebebi ile işletmelerin çoğunda sorunlar yaşanır. Bu sebeple dezenfeksiyon yöntemlerinden önce mikropları biraz tanıyalım.
Mikroskop ile görünen canlılar konusundan önce, göz ile görünen çok küçük karıncalara bir göz atalım:
Çıplak gözle görebildiğimiz ufacık canlılar olan karıncalar aralarında mükemmel iletişim kuruyor ve koloniler oluşturuyor, harika yuvalar yapıyor, bir yıllık gıdalarını topluyor ve bunları bozulmadan koruyor; çok yağışlı mevsimlerde, araziler birkaç ay su altında kaldığında dahi, sular çekilip arazi kuruduktan sonra karınca yuvalarının tekrar açıldığına şahit oluyoruz. Karıncaları gözle görünmeyecek kadar küçültelim, işte mikroplar bunlar. Onlar da karıncalar gibi aralarında mükemmel iletişim kuruyor, koloniler oluşturuyor, harika yuvalar yapıyor, bunlara BİYOFİLM adı verilir.
İşte bazı su sistemlerinde oluşan bu BİYOFİLMLER karınca yuvaları gibi sağlam, içlerine klor, biyosit gibi dezenfektanlar işlemeyen kaleler. Biyofilmler büyüyüp bazı cihazların tıkanmasına sebep olur, ters ozmoz membranlarını da tıkayabilir. Su depolarında, soğutma kulelerinde üreyen ve insan için ölümcül olan LEJYONELLA bakterisinin de biyofilmler içinde ürediği keşfedildi. Biyofilm kalesi içine girilemediği için lejyonella ile mücadele de çok zor oluyor.
Kimyasallar ile biyofilmin yok edilemediğini fark eden ilim, şimdi biyofilmi oluşturan birimlerin aralarındaki iletişimi bozmak için yöntemler arıyor. Su sisteminde kireçlenmeyi önleyen “Frekans Jeneratörü” adlı cihazların biyofilmi dağıttığı son yıllarda fark edildi. Sanırız, frekans üreten bu cihazlar mikroplar arasındaki iletişimi bozuyor, böylece mikroplar biyofilmi oluşturamıyor.
Sonuç olarak: Dezenfeksiyon önemsenecek bir konudur. Mikroplar ile mücadele için çok çeşitli dezenfeksiyon yöntemi bulunur, işletmelerin önce bir uzmanın danışmanlığı ile dezenfeksiyon yöntemleri kurmaları yararlı olur, daha sonra, işletmede edinilen tecrübelere göre o işletmede başarıya ulaşmış en uygun dezenfeksiyon yöntemleri uygulanmalıdır.
Özellikle içecek ve gıda sektöründe mikroplardan korunmak için yalnızca BİR dezenfeksiyon yöntemine güvenilmesi doğru olmaz, birkaç dezenfeksiyon sistemini beraberce kullanmak çok daha emniyetli olur görüşündeyiz.