İyi Takım Başarıyı Getirir…
“Kendim demek firmam demek. Her anımda aklım işimde. Personelimi de ailem gibi ve hatta daha da ötede görüyorum. Personele bakışım kendi aile ferdimden daha öncelikli geliyor.”
Türkiye’nin lider şirketleri arasında yer alan FİLTEK’in başarısının ardında, şirketin kurum kültürü, takım çalışmasına verdiği önem ve gerçekleştirdiği Ar-Ge yatırımları büyük yer tutuyor. FİLTEK Kurucu CEO’su Ahmet Akgün’ün, Karaköy’de 8 m2’lik küçük bir dükkandan, dünya devi Çin ile global ölçüde rekabet eden bir şirkete uzanmasının öyküsü, aynı zamanda işe inanmanın, çalışkanlığın, dürüstlüğün ve değerlere verilen önem ile ortaya çıkan bir başarının da öyküsü. Akgün’ün ilham verici girişimcilik cesareti, işine ve çalışanlarına verdiği önem, FİLTEK’i bugünlere taşıyan en önemli değerler.
Türkiye’nin lider kuruluşları içinde ilk sıralarda yer alan FİLTEK firmasının kurucu CEO’su olarak iş hayatına başlangıç öykünüzü bizimle paylaşır mısınız?
Kars’tan İstanbul’a amcamın yanına iş için geldiğimde henüz 18 yaşındaydım. Çeşitli işlerden sonra Karaköy’de hidrofor işine başladım. Zemin altına inip sulu ortamda çok çalıştım. Bir süre sonra işten ayrılmamın ardından Karaköy’de çay ocağında oturup ne iş yapabileceğimi düşünmeye başladım. Oradaki bir adamın önerisi üzerine çay ocağının karşısındaki 8 m2’lik dükkanı kiralayarak kendi işimi kurdum. Tabii bu büyük bir cesaret ve inanç da gerektiren bir durumdu. Çünkü dükkanı kiralayabilmek için cep telefonumu bile satmam gerekti. Dükkan henüz boşken gelen müşteriyi, yan dükkandan istediği filtreyi alıp aynı fiyata vererek boş göndermemiştim. Birkaç yıl boyunca filtre al-sat işi devam etti. Büyümeyi hedeflediğim için üretimin şart olduğunu düşünüyordum. Plastik enjeksiyon kalıbı yaptırarak fason üretime geçtim. Daha sonrasında Bayrampaşa da enjeksiyona başladım. Devam ettirdiğim enjeksiyon üretimim, Eyüp te 4.700 m2 ye ulaştı.
Eyüp’teki tesisimizde 6 yıl boyunca üretim işimiz devam etti. Yıllar içinde kapasitemizin artması nedeniyle, tutkum olan üretimi fabrika boyutuna taşımaya karar verdim. Yatırımlarımızı artırarak Hadımköy’deki 20 bin m2 alana sahip fabrikaya taşındık. 14 yıllık süreçte istihdam sayımız 5 kişiden 50 kişiye ve 2 yıl gibi kısa bir sürede ise 250 kişiye ulaştı. İşime aşığım diyebilirim. Çalışma konusunda saat sınırım yok. Kendim demek firmam demek. Her anımda aklım işimde. Personelimi de ailem gibi ve hatta daha da ötede görüyorum. Personele bakışım kendi aile ferdimden daha öncelikli geliyor. Bu anlamda işkoliğim diyebilirim. İş konusunda zaman kavramım yoktur.
FİLTEK’in çalışma kültürü hakkında bilgi verir misiniz?
Şirketimizin kurum kültürüne uygun elemanlar istihdam ediyoruz. İşe alımın ardından 2 aylık süre içerisinde karşılıklı olarak değerlendirme yapıyoruz ve yola devam edip etmeyeceğimize birlikte karar veriyoruz. Çalışma kültürümüzü net bir şekilde ifade ettiğimiz için, bu kültüre uygun elemanlarla çalışıyoruz. Kurum kültürümüzün ve mutlu çalışanların sonucunun mutlu müşteriler olduğuna inanıyorum. Bu nedenle takım kültürünü de geliştirmeye önem veriyoruz. İdari kadrodan teknik departmanlara kadar her bölüm kendi içinde bir takım olarak çalışıyor. Takım kültürünün önemi çok büyük. İyi takım, başarıyı getiriyor. Bu bilinçle, takıma uygun ekip üyesinin işe alımı, önce insan kaynakları ve ardından takım liderinin koordinasyonuyla gerçekleşiyor. Takımlarda sinerji oluşturmak için haftalık ve aylık olarak düzenli toplantılar gerçekleştiriyoruz. Her şeyin başında işini seven, önemseyerek yapan kişinin takıma maksimum faydası oluyor. Bu da ürünlerimize yansıyor. Kaliteli ürün sadece kaliteli hammadde, kaliteli ekipman kullanarak değil; personelin de işini kaliteli yapmasıyla direkt ilgili bir konu. Hepsi bir bütünlük içinde olmalı. Bu unsurlardan biri eksik olduğnda, kalitede istikrarı sağlamak kolay olmaz. Arkadaş canlısı bir ekip ve takım merkezli bir atmosferde çalışıyoruz. Bu da çalışanlarımızı, şirketimizin amaçlarını yerine getirmek için heyecanlı kılabiliyor.
Zaman yönetimi konusunda neler yapıyorsunuz?
Zaman demek nakit demek. Zaman yönetimi her şeyin başında geliyor. İş planlamasıyla, düzenli ve disiplinli çalışıyoruz. Bütün işler tamamlanmadan mesaiyi bitirmemek bir alışkanlık haline geldi. Çalışanlarımıza güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamıyla birlikte birbirine inanan, güvenen bir çalışan atmosferi sunmaya gayret ediyoruz. Kazan-kazan ilkesi ile hareket ediyor ve böylece etkili bir çalışma kültürü yaratmış oluyoruz.
Sektörün ilk üç lider kuruluşu arasında yer alıyorsunuz. Lider olma konusunda nasıl bir strateji izliyorsunuz?
FİLTEK Grubu olarak sürdürülebilirlik kapsamında, teknoloji ve inovasyon alanında öncülüğümüzü bütüncül yaklaşımımıza borçluyuz ve her yıl daha da büyüyerek geleceğe katkı sunmaya devam ediyoruz. Ar-Ge çalışmalarımızı hızlandırdık, global ölçekte gelişmeleri takip ederek Ar-Ge ve İnovasyon temelli ilerleme stratejisini misyon edindik. Buna göre Ar-Ge alt yapısını ve teknik kadroyu oluşturduk. Teknik anlamda dünya literatürünü yakından takip ederek ilerliyoruz. Bu bir değer zinciri yaklaşımıdır. Süreci; 360 derece olarak üretimden Ar-Ge ve tasarıma, pazarlamadan satışa, sürdürülebilirlik yaklaşımı ile müşteriye değer odaklı şekilde yürütüyoruz. Müşteri segmentimizi bayilerimiz oluşturuyor. Dolayısıyla bayi yapılanması ve bayi eğitimleri büyük önem taşıyor. Sektörümüzün en yaygın bayi ağlarından birine sahibiz. Bayilerimizin müşteriye yaklaşımlarını takip ediyor, toplantılarımızda müşteri deneyiminin altını önemle çiziyoruz. “Değer Yaklaşımı” ile işlerine değer katmaları için eğitiyoruz. Müşteriye sunduğumuz ürünlerin ve hizmetlerin farklılığının altını çizmeye çalışıyoruz. Stratejilerimizi bu anlamda düzenliyor ve kaynaklarımızı bu yönde kullanmaya çalışıyoruz. Dijital anlamda da bayilerimizi desteklemek için çalışmalar yürütüyoruz.
Rakiplerinizden ayrıldığınız noktalar nelerdir?
Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarımızla rakiplerimizden ayrılıyoruz. Türkiye’de sektörümüzde ilk plastik karakterizasyon ve prototipleme laboratuvarını kurduk. Kullandığımız plastik hammaddelerin kalite testlerini yapabilmemizin yanı sıra Ar-Ge yatırımlarımız sayesinde, kullandığımız boya masterbatchlerini de kendimiz geliştirip üretmeye başladık. Plastik hammadde ve mamullerin fiziksel, kimyasal, mekanik, ısıl ve yüzey testlerini bünyemizde gerçekleştiriyoruz. 2020 yılını fırsata çevirerek teknoloji ve inovasyona ciddi yatırım yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Ürün geliştirme ve tasarım çalışmalarımızı da kendi bünyemizde kalıphane atölyesi kurarak gerçekleştirme yolunda karar aldık. Tasarım Ar-Ge’si sürecini de bünyemizde başlattık. Sektörümüzde kişiye özel ürün tasarımları ön planda olduğu için görsellik açısından çeşitliliği arttırmak gerekiyor. Bu anlamda yeni ürün tasarımlarımız hazırlanıyor, en kısa sürede ürün geliştirme süreçlerini tamamlayarak seri üretime geçeceğiz. Yaptığımız işi global seviyede takip ediyoruz. Tüm değer zincirini bünyemize alarak kısa sürede sektörde teknoloji ve inovasyon lideri olduğumuzu söyleyebilirim. Bünyemizde doktora eğitimli kimya mühendisi, makine mühendisleri, biyomühendis, endüstri mühendisi ve çevre mühendisi görev alıyor. Donanımlı teknik kadromuzla global rekabette “Biz de varız” diyoruz. Geleceği ancak bilim ve teknoloji ile kurabiliriz. Biz de tam olarak bu bilince dayanarak yatırım yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.
Önceki yıl ile karşılaştırıldığında 2020 yıl sonu beklentileriniz nelerdir? 2021 yılı için beklentileriniz ne doğrultuda?
Türkiye’deki içme suyu arıtma sektörü açısından değerlendirdiğimizde 2019 yılı ülke ekonomisi ve sektörümüz açısından olumlu bir yıl olarak kapanmıştı. 2020 yılında da güçlü bir başlangıç yaptık. İçme suyu arıtma sektörüne baktığımızda geçen yılı pandemiye rağmen yükselişle kapattık. 2020 yılı ilk çeyrek sonunda global olarak başlayan pandemi sorunu nedeniyle birçok sektör olumsuz etkilendi. Sektörümüz ise tamamen pozitif yönde gelişti. Tek kişilik konutlara yönelik artan talep ve tek kişilik yaşam trendindeki yükseliş, satışlarımıza yönelik talebi de arttırdı.
Kurumsal sosyal sorumluluk alanında gerçekleştirdiğiniz faaliyetler nelerdir?
Kısa süre öncesine kadar şirketlerin performansları finansal verilerle sorgulanırdı. Oysa artık şirketlerin sadece ne kadar kar ettiği ya da ne kadar ciro yaptığı sorgulanmıyor. Reklam vererek bilinirlik sağlayabilirsiniz ama reklam tek başına sizi topluma sevdirmez, benimsenmenizi sağlamaz. Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) projeleri, bireylerin sizi benimsemesine, size sempati duymasına ve sizi yararlı bir toplumsal unsur olarak algılamasına neden olur. Çalışanlar da sizin sadece kar-ciro güdüsüyle hareket eden bir firma olmadığınızı düşünerek size karşı farklı bir sadakat ve aidiyet hissederler. Uzun vadede KSS projelerinin başarınıza etkisi tartışmasız. Daha çok üretirken daha az tüketmek; çevresel etkileri en aza indirerek sürdürülebilir bir üretim süreci yakalamak temel prensiplerimiz arasında. Sosyal sorumluluk stratejimizin odağındaki prensip sürdürülebilirlik. Gerçekleştireceğimiz projeler, sürdürülebilirlik kavramını desteklemek durumunda. Öncelikle bir sosyal sorumluluk projesinin sürdürülebilirliği, taraflara fayda sağlamasıyla mümkün. Sürekli olarak topluma değer katan bir şirket olmak istiyoruz. Şirket olarak kazanırken topluma da faydamız olmasını hedefliyoruz. Özellikle dezavantajlı gruplara faydalı işlerde bulunmak, bizim enerjimizi de pozitif yönde etkiliyor. Bu anlamda Darüşşafaka Cemiyeti, Türkiye Sakatlar Derneği ve Umuda Koşanlar Derneği ile işbirliği içinde çalışıyor, maddi ve manevi katkı sağlıyoruz. Cihazlarımıza ücretsiz erişimlerini sağlıyoruz. Yaşam standartlarına bir nebze katkıda bulunmak bizleri mutlu ediyor.
İş hayatı dışında zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Toprakla uğraşmayı, doğayla bütünleşeceğim ortamlar oluşturmayı severim. Evimin etrafında hobi bahçem var. Biber, domates vb. yetiştiriyorum. Ektiğim tohumların yeşerdiğini izlemekten mutlu oluyorum.
Drone’lara ilginiz olduğunu biliyoruz. İş yaşantınızda size nasıl katkı sağlıyor?
Aslında uzaktan kumandalı arabalarla başladım, daha sonra ilgim drone’lara yöneldi. Gökyüzünde dolaşmak hoşuma gidiyor. Bu hobimi şimdilik drone uçurarak gerçekleştirmiş oluyorum. Gelecekte boyut değiştirebilir. Fiili olarak zaman zaman gökyüzünde vakit geçirebileceğim farklı imkanlar oluşturmayı da düşünüyorum. Çünkü gökyüzü hayal gücümü besliyor. Etrafımdaki kişiler hayal gücümün yüksek olduğunu söylerler. Ürünlerimizi fikirsel olarak tasarlayan ilk kişiyim. Bazen uyurken birden uyanıp aklıma gelen tasarımı hemen kağıda geçirmeye çalıştığım çok olmuştur. Bunun altındaki psikolojik etkiyi bilmiyorum, ama hayalimdeki ürünün gerçeğe dönüştüğünü gördüğümde çok mutlu oluyorum. Sağolsunlar, sonrasında tasarımcı arkadaşlarımız devreye giriyor ve tasarlıyorlar. 3 boyutlu yazıcıda hayalimi elimde tutabiliyorum. Bunun bana verdiği keyfi sizlere anlatamam.